Günümüzde demokrasiye dair pek çok tartışmanın öbeğinde kutuplaşma konusu en büyük yeri tutuyor. Kutuplaşma gerek toplum hayatına gerekse kurumların işleyişine direk etkisiyle ana faktör olan insan üzerinde de ağır tahribatlar yaratıyor.
Siyasi liderlerin “popülizm” ve “kutuplaşma” üzerine kurdukları söylemlerin; medyadaki savunucular, sahadaki partizanlar tarafından gerek sosyal medya gerekse sosyal hayat içerisinde konuşulması ve paylaşılması, demokrasiye bir fayda sağlamıyor.
Bu zararlı duruma katkı sağlayan en önemli ögelerden biri de medya. Objektiflik ve güvenilirlik ilkelerini hiçe sayan kutuplaşmış partizan medyanın doğruluğu ve güvenilirliği sadece taraftarlarınca kabul ediliyor. Parti lehine yapılan yayınlar partizanlığı ciddi bir şekilde besliyor.
Yaşanılan bu durumlar beraberinde kötü sonuçlar doğuruyor.
Bu kötü sonuçlardan biri de hiper-partizanlıkla birlikte hortlayan PARTİZAN ZORBALIK veya PARTİZAN ZORBALIĞI kavramıdır.
Partizan zorbalık kavramı ve örneklemelerine geçmeden önce: partizanlık, non-partizan (partisiz), hiper-partizanlık ve zorbalık kavramlarını anlamak gerekiyor.
PARTİZANLIK NEDİR?
Öncelikle partizanın tanımını yapmak gerekir. Fransızca kökenli partizan: Bir partiye çok bağlı olan, o partinin öğretisini savunmayı, onun çıkarlarını korumayı amaç edinen kişi, partici şeklinde tanımlanmaktadır. Partizan elinde bulunan olanakları yalnızca kendi partisinin yandaşları için kullanır, parti çıkarlarını önde tutar.
Partizanlık; Antik Yunan döneminden günümüze kadar gelen farklı terimlerle işlenmiş bir kavramdır. Wikipedia’ya göre partizanlık: siyasi literatürde kullanılan bir terimdir. Partizan olarak adlandırılan silahlı birliklerden farklı bir kullanımı vardır. Siyasi olarak bir siyasi partiye bağlı, onun işaret ettiği yoldan sapmayan anlamındadır.
Günümüz koşullarını analiz etmemize katkı sağlayacak bir başka kavram da sempatizandır.
Sempatizan: üyesi olmadığı halde bir partinin, bir topluluğun görüşlerini benimseyen veya bir görüşü, bir öğretiyi, bir akımı tutan kişi şeklinde tanımlanmaktadır.
O halde iyi niyetli, saygı kuralları çerçevesinde yapılan, fikirler üzerinden seviyeli tartışmaların yaşandığı partizanlık ve sempatizanlık faaliyetlerini; demokrasiye hizmet ve seçim rekabetini arttırıcı unsurlar olarak görmek mümkün olabilir. Ancak günümüz şartlarında bu faaliyetler hiç de bu şekilde yürümüyor.
‘NON-PARTİZAN’ PARTSİSİZ KAVRAMI
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında non-partisan terimi partizan (partisan) kelimesinin karşıtı olarak siyasette kullanıla gelmiştir. Bir siyasi partiye üye olmayan veya tarafsız anlamında kullanılan bu terim; 1952 yılına kadar herhangi bir siyasi partiye üye olmayıp sonrasında Cumhuriyetçi olduğunu açıklayan ve ABD Başkanı seçilen Eisenhower tarafından sıklıkla kullanılmıştır.
HİPER (AŞIRI)-PARTİZANLIK NEDİR?
Bugün Türk siyasetini açmaza düşüren en önemli kavram hiper-partizanlıktır. Çünkü hiper-partizan: objektiflik, gerçeklerin sorgulanması, yanlışa karşı çıkma gibi değerler ve ilkelerini kaybetmiştir. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna karşı bir kafa karışıklığı yaşamaz. Çünkü olguların ve olayların sorgulamasını dahi yapmaz. Parti başının fikirleri ve söylemleri partizanın ağzından aynen dökülür.
Genel başkanın tekrarı ya da taklidi durumundaki partizan genel politikayla hipnoz edilmişçesine, yerel siyasetten de tamamen uzaklaşmıştır. Yerel yönetimde asıl olan hizmet amacını da yok saymakta ve bizim partinin bayrağı inmesin fikriyle genele oy vermektedir.
Hiper-partizan; İlkeler ve doğrular arasındaki sınırları kaybolmuş, atamalarla, ahbap-çavuş ilişkileriyle adayları yerleştiren, anti-demokratik usullerle yönetimi elde tutan ve hiç kimseye de bırakması mümkün görünmeyen, nepotist yönetici cuntasının çıkarlarını korur ve onlara hizmet eder.
İşte bunların tamamını hatta daha fazlasını içerisinde barındıran kavram hiper-partizanlıktır.
Özetle: Günümüz toplumunun büyük kesimi, kendi aleyhine işletilen her türlü enstrümanın etkisiyle (siyaset, medya, sosyal medya, sosyal çevre vb.) iyi niyetli partizan ve partizanlık kavramını neredeyse yitirmiş, bunların yerine tamamıyla hiper-partizanlık kavramının öznesi olmuştur.
ZORBALIK NEDİR? ZORBALIK ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Zorbalık, tekrarlanan ve hedeflenen saldırganlıktır. İncitici olması için fiziksel olması gerekmez. Fiziksel zorbalık çocuk yaşlarda daha fazla olabilirken, yetişkinlerde sosyal ve siber zorbalık şeklinde gerçekleşebilir.
ZORBALIK ÇEŞİTLERİ
• Fiziksel Zorbalık
Vurmak, tekmelemek, itmek, tükürmek, dövmek, çalmak veya mala zarar vermek şeklinde yapılır.
• Sözlü Zorbalık
İsim takma, alay etme, incitici alay etme, hakaret, karalama, birisini küçük düşürme veya tehdit etme, ırkçı yorumlar veya cinsel tacizi içerir.
• Sosyal Zorbalık
Sırt çevirmek, gruptan dışlamak, başkalarının görmezden gelmesini veya dışlanmasını sağlamak, düşkün ilan etmek, dedikodu yapmak veya söylentiler yaymak, aptal gibi göstermek ve itibar ve arkadaşlıklara zarar vermek dahildir.
• Irksal Zorbalık
İnsanlara ırkları veya etnik kökenleri nedeniyle kötü davranmayı, kültürel geçmişleri hakkında kötü şeyler söylemeyi, birine ırkçı adlar takmayı veya ırkçı fıkralar anlatmayı içerir.
• Dini Zorbalık
İnsanlara dini geçmişleri veya inançları nedeniyle kötü davranmayı, dini bir geçmiş veya inanç hakkında olumsuz yorumlarda bulunmayı, birine isim takmayı veya dini inançlarına dayanarak onları incitmek amacıyla şakalar yapmayı içerir.
• Cinsel Zorbalık
İnsanları cinsiyetleri üzerinden rahatsız hissettirmek; cinsiyetçi yorumlar veya şakalar yapmak, birine cinsel yolla dokunmak, çimdiklemek veya tutmak; birinin cinsel davranışı veya yönelimi hakkında kaba yorumlar yapmak; ya da cinsel bir söylenti yaymak.
• Engelli Zorbalığı
Birini engeli olması nedeniyle dışarıda bırakmak ya da ona kötü davranmak, birisini rahatsız hissettirmek ya da bir engeli nedeniyle birisini incitmek için şakalar yapmak buna dahildir.
• Elektronik veya Siber Zorbalık
İtibarları ve arkadaşlıkları tehdit etmek, taciz etmek, utandırmak, sosyal olarak dışlamak veya zedelemek için sosyal medya, e-posta, cep telefonları, metin mesajları ve internet sitelerinin kullanımını içerir.
• Siyasi (Politik) Zorbalık
Siyasi zorbalığın ana hedefi karşı görüş ya da muhalefet edilen parti üyeleri ve taraftarlarıdır. Tarafı olunan görüş, parti veya ideoloji sebebiyle diğer insanlara saldırgan tavırlar sergilemektir. Siyasi zorba; her türlü saldırgan siyasi söz, işaret, video, emoji ve ifadeleri kullanarak tahribat yapmayı amaçlar.
Siyasi zorbalık, son 5-6 yılda gerçekten büyük bir sorun haline gelmiştir. Özellikle politikacılar ve troller siyasi zorbalık yöntemini kullanmaktadır.
Bu yöntem yalnızca karşı tarafta tahribat yapmanın yanında, tüm toplum üzerinde kutuplaşma, endişe, korku ve baskı oluşturmaktadır.
Sonuç olarak gelinen nokta; iktidar ve muhalefet yöneticilerinin koltuklarını korurken, siyasi ve toplumsal gelişmelere de engel olmaktadır.
Günümüzde siyasi zorbalık günlük politik dilde hakimiyetini giderek arttırmaktadır.
YENİ KAVRAM: PARTİZAN ZORBALIK
Zorbalık türlerini kavramsal ve ortamsal olarak iki ana kategoride değerlendirmek gerekir.
Partizan zorbalık; yukarıda detaylarıyla verdiğim siyasi zorbalıkla karıştırılmamalı, siber zorbalığın bir alt kolu olarak da değerlendirmemelidir. Siyasi zorbalık ve partizan zorbalık kavramsal olarak birbirinden farklıdır. Elektronik ya da sanal ortamda gerçekleşen siber zorbalık ise ortamsal bir zorbalık türü olması sebebiyle yine partizan zorbalıktan farklıdır.
Partizan zorbalık; aynı parti ya da taraf içerisindeki farklı görüş, eleştirisel bakış veya muhalif tavrı hedef alır.
Çoğu zaman partizan zorba ile zorbalığa maruz kalanlar aynı taraftadır. Ancak hiper-partizanlığı en üst seviyede yaşayan partizan zorba; eleştiri, muhalif düşünce veya parti içi muhalifler gibi her türlü unsuru ve hareketi partiye zarar veren bir düşman gibi görmektedir.
Partizan zorbalık muhalif görüşleri yok saymaktan da öte yasaklar. Bu durum hiper-partizanlığın sürekliliğini sağlamaktadır. Aynı zamanda partizan zorbalık pratiğinden izleyici olarak etkilenen partizan ve sempatizanların da zamanla partizan zorbalık yaptıkları bilinmektedir.
Çoğunlukta partizan zorbalık yapanların; hiper-partizanlar, parti yöneticileri, parti sayesinde yer edinenler, troller ve bankamatikler oldukları söylenebilir.
Partizan zorbalık, bütün zorbalık türlerini bir arada kullanır. Belli bir tarzı olmasa da genel dili: fikre karşı fikir yerine saldırı dilidir. Bu dil: cehalet, küfür, değersizleştirme gibi akla gelen her türlü özelliği çerisinde barındırır.
Ülke, kent, toplum ve insan kavramlarını hiçe sayan partizan zorbalık, ilk olarak eleştirenlere ya da muhaliflere karşı ‘X parti ağzıyla konuşuyor, X partiye hizmet ediyor, sana mı soracaklar, genel merkezin bir bildiği vardır’ şeklindeki söylemlerle başlar.
Sonrasında dozaj ve boyut arttırılarak ‘X parti ajanı olmakla, ait olmadığı etnik bir köken ya da parti taraftarı olmakla, akli melekeleriyle, mesleği’ gibi asılsız suçlamalarla aforoz edilmeye çalışılır.
UĞUR DÜNDAR VAKASI:
Duayen gazeteci Uğur Dündar 31 Mart 2019 belediye seçimlerinde CHP aday listesine twitter üzerinden: ‘Sosyal medyada dolaşan liste doğruysa, CHP”de belediye başkan adayları ve meclis üyeleri belirlenirken, siyaset tarihine geçecek bir nepotizm (akraba, eş, dost, ahbap kayırmacılığı) yaşanmış! Hakkedenleri tenzih ediyor ve bu iddiaların en kısa sürede yalanlanmasını diliyorum.’’ şeklinde tepki içerikli bir tweet atar.
Ardından kıyamet kopar ve Dündar’a partizan zorbalar saldırmaya başlar: Uğur Dündar’ın koltuk peşinde olduğundan girilir, gazeteciliğinden ve hizipçiliğinden devam edilir, nihayetinde Yahudi bunak ilan edilir…
işte Twitter’da yazılanlar:
‘’Sendemi gider ayak koltuk pesindesin chp basarisiz olsun istiyorsunuz’’ ’’Sen.gercek.diplomali.gazeteci.deyilsin.’’ ‘’Yoldan çıkan çıkana…’’ ‘’Keşke doğruluğu teyit edildikten sonra atsaydınız bu tweeti’’ ‘’Bi sen eksiktin,@yilmazsozcu nerde??’’ ‘’Chp ile ugraşmayi artik birakin sizde mucadeleye olumlu katki verin hizipçilik yapmayın’’ ‘’Elinde belge varmı.yoksa senin gibi duayen bir gazeteciye yakıştıramadım’’ ‘’Boş boş. Havlama.yahudi.bunak.’’ ‘’Boş laf etme, tek tek yaz neyse görelim!’’
Partizan zorbalığın bu yöntemle, durumu savuşturduğu, parti ve yöneticilerine hizmet ederek yararlı bir şey yaptığı düşünülse de bu zarardan başka bir şey getirmez. Hatta partizan zorbalık Genel Başkan’a da yapılabilir:
KEMAL KILIÇDAROĞLU VAKASI:
Medya mensuplarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığına aday gösterilip gösterilmeyeceğini sorarlar.
Kılıçdaroğlu: ‘Belediye başkanlarımızın bir dönem daha göreve devam etmesini istiyorum’ cevabını verir.
Ve partizan zorbalık devreye girer: ‘’Sen CHP içine gönderilmiş AKP ajanı falansın ya başka açıklaması yok’’ şeklindeki tweetlerle Kılıçdaroğlu AKP Ajanı olmakla, Tayyip Erdoğan’a hizmet etmekle suçlanarak aforoz başlatılır.
Genel siyaset ve yerel siyaset üzerinden sıkça görülen partizan zorbalık bazen de hiçbir politik fikirde buluşmasalar bile sırf ittifak oldukları partilere yapılan eleştirilerde de rol alır. ‘Aman ittifak bozulmasın, aman ittifaka zarar gelmesin, X parti gelir de bizim parti yerinden olur’ düşüncesi bu tavrın sebepleri arasındadır.
Holigan futbol taraftarlığının siyasi şekil bulmuş halini hiper-partizanlık ve partizan zorbalık olarak tanımlamak tam da yerinde olur.
Siyasi felsefelerin temelindeki özeleştiri davranışı ya da tavrının örgütsel gelişim ve ilerlemeye pozitif etkisi herkesçe bilinmektedir. Her türlü farklı fikir ve eleştiriyi yasaklayan bu durum partinin siyaseten gelişimine engel olurken toplumun yaşam standartlarından ve ülkenin geleceğinden koparıp götürmektedir.
Aynı tarafta bulunan birçok partizan ya da sempatizan, eleştiri ve muhalif görüşleri sebebiyle partizan zorbalığa maruz kalmaktadır. Bazı durumlarda yaşanılanların seviyesinin çok daha ileriye gittiğini görmek mümkündür. Bu şekilde pek çok insan taciz yaşamakta, tehditler almakta, kronik tacize maruz kalmakta, takip edilmekte, şiddete maruz kalmakta ve ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.
Sosyal medyada muhalif paylaşım yapan kullanıcıların yaklaşık %20’sinin paylaşımları nedeniyle, engellediği, arkadaşlıktan çıkarıldığı veya gizlenildiği yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.
Başkasının fikrini önemsemeyen, tahammül edemeyen, çoğu zaman tercih hakkı olarak savunulan bu tavrın aslında pasif partizan zorbalık olarak değerlendirilmesi gerekir.
Partizan zorbalar değiştirilemeyecek bir fikri saplantı, ön yargılar ve zihinsel çarpıklıklar içerisinde oldukları için onlarla mantıklı bir konuşma yapmak mümkün değildir. Herhangi bir siyasi tartışmaya girilse bile alınacak sonuç her zaman “Sen haksızsın” tavrı olacaktır.
Sonuç olarak ;
Yerel ve bölgesel siyasette yazılı ya da sözlü bir şekilde sıkça gözlenen politik zorbalık, siber zorbalık, politik karalama, ayrı ayrı düşünülse de hepsinin temeli: hiper-partizanlık kaynaklı partizan zorbalıktır.
Tüm zorbalıklara olduğu gibi buna da müdahale edilmelidir. Sosyal medya kanunu bu konularda birtakım sınırlamalar getirmektedir. Yasaların verdiği yetkilerle bireysel hak arama mücadelesi bu yönde çok önemlidir. Ancak siyasal açıdan da konuya müdahale edilmeli, gerekli adımlar atılmalıdır.
Unutmamalıdır ki partizan zorbalık bumerang gibidir, dönüp dolaşıp ondan siyasi fayda bekleyenleri bulur…
SERDAR ASLAN
Yerel ve Bölgesel Politikacı