"Enter"a basıp içeriğe geçin

Narin …

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin ’in vahşice öldürülmesi, toplumun derin yaralarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu trajik olay, sadece bir aile faciası değil, aynı zamanda Türkiye’de giderek yaygınlaşan aile içi şiddet, çocuk istismarı ve kadın cinayetlerinin acı bir yansımasıdır. Narin’in ölümü, bu sorunların sosyolojik ve siyasi boyutlarını yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koyuyor.

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin ’in vahşice öldürülmesi, toplumun derin yaralarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu trajik olay, sadece bir aile faciası değil, aynı zamanda Türkiye’de giderek yaygınlaşan aile içi şiddet, çocuk istismarı ve kadın cinayetlerinin acı bir yansımasıdır. Narin’in ölümü, bu sorunların sosyolojik ve siyasi boyutlarını yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koyuyor.

Narin’in ölümü, ülkedeki aile içi şiddetin ve toplumsal çürümenin derinliğini bir kez daha göstermiştir. Aile, toplumun en küçük ve en temel birimidir. Aile içindeki güç dengesizlikleri ve ataerkil yapılar, yobazlıklar, kadın ve çocukların maruz kaldığı şiddetin başlıca nedenlerindendir. Narin’in ailesinden birçok kişinin gözaltına alınması, bu yapıların ne denli tehlikeli olabileceğini ortaya koyuyor.

Kadın ve çocuk hakları konusunda yasal düzenlemeler bulunsa da, toplumsal cinsiyet rollerine dayalı kültürel normlar bu tür şiddet olaylarını körüklemeye devam ediyor. Bu nedenle, sadece yasal düzenlemeler yeterli değildir. Aynı zamanda toplumsal bilinçlendirme ve eğitim programları da devreye sokulmalıdır. Eğitim, şiddeti normalleştiren kültürel kalıpların kırılmasında hayati bir rol oynar.

Türkiye Tepki Verdi

Narin olayı, Türkiye genelinde büyük bir toplumsal tepkiye yol açtı. Sosyal medyada geniş yankı bulan bu olay, toplumun her kesiminden insanın dikkatini çekti ve protestolar düzenlendi. Özellikle kadın hakları savunucuları, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için güçlü bir ses çıkardı. Sosyal medya aracılığıyla olayın gündemde tutulması, medyanın da dikkatini çekti ve olay bölgesinden yapılan canlı yayınlar ve haberlerle Türkiye’nin dört bir yanında gündem taze tutuldu.

Narin; belki de geçmişte yaşanmış ve üzeri örtülmüş başka vakaların da gün yüzüne çıkmasını sağlayacaktır. Narin’in yaşadığı trajedi, benzer vakaların ortaya çıkması ve toplumun bu olaylara karşı daha bilinçli hale gelmesi için bir dönüm noktası olabilir. Bu bağlamda, medyanın ve sosyal medyanın rolü, bu tür olayların kamuoyunda tartışılmasını sağlamak ve sorumluların adalet önünde hesap vermesine yardımcı olmak açısından önemlidir.

Narin’in ölümü, Türkiye’deki toplumsal ve siyasal sorunların bir yansımasıdır. Aile içi şiddet, çocuk istismarı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi meseleler, sadece bireysel vakalar olarak ele alınmamalı, toplumsal bir çözüm gerektiren sorunlar olarak görülmelidir. Devletin bu tür olaylar karşısında sadece cezalandırıcı değil, önleyici-koruyucu politikalar geliştirmesi ve uygulaması şarttır. Toplumun ise köklü değişikliklerin yapılmasını istemesi gerekmektedir.

Toplumsal her sorunun çözümü yerelden başlar. Akıllı şehirleşme politikalarının uygulandığı kentlerde; yerel yönetimler ve kurumlar, işleyen ve güçlü yapılardır. Yerel verilerin işlenmesiyle üretilen politiklar ile sorunlar daha olmadan ya da sıradan hale gelmeden önlenir.

Yazılacak çok söz, yapılacak çok iş var!

Güçlü aile – nüfuzlu aile dayatmalarına bakmaksızın, biran evvel akıllı şehirleşme politikalarının uygulandığı, çağa uygun zihniyet ve anlayışa geçmek hepimiz için elzemdir.

SERDAR ASLAN

Kentbilimci / Akıllı Şehirler ve Sürdürülebilir Şehirler Uzmanı

Yerel ve Bölgesel Politikacı

CityLab

Narin
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir