"Enter"a basıp içeriğe geçin

AKILLI ŞEHİRLERİN İLETİŞİM DİLİ NASIL OLMALI?

#akıllışehirler #iletişim #smartcity #communication #smartcities #citylab #Türkiye#iletişimdili

Uzun yıllardır yaptığım akıllı şehirleşme çalışmalarında çok önemsediğim konulardan biri de akıllı şehirlerin iletişim dili idi. Akıllı şehirlerin; sakinleri ve ilişkide oldukları paydaşlarıyla dili ve tarzı ne olmalı? sorusuna cevaplar aradım. Hatta iletişimin önemli akademisyenleriyle konu hakkında birçok kez görüşmeler yaptım. Önümüzdeki günlerde bu konuyu CityLab Akıllı Şehirler Bilgi ve İnovasyon Uzun yıllardır yaptığım akıllı şehirleşme çalışmalarında çok önemsediğim konulardan biri de iletişim diliydi. Akıllı şehirlerin; sakinleri ve ilişkide oldukları paydaşlarıyla dili ve tarzı ne olmalı? sorusuna cevaplar aradım. Hatta iletişimin önemli akademisyenleriyle konu hakkında birçok kez görüşmeler yaptım. Önümüzdeki günlerde bu konuyu CityLab Akıllı Şehirler Bilgi ve İnovasyon Merkezi olarak hazırladığımız Akıllı Şehirler Akıllı İşler programımızda duayenlerle işleyeceğim.

Bugün sosyal medyada paylaşılan, toplumsal konularla ilgili bundan 50-60 yıl öncesinde çekilmiş TRT Arşiv videolarını izlediğinizde akla ilk gelen ‘insanların birbirleriyle ne kadar kibar ve saygılı’ konuştuğu oluyor. Bazen bir trafik polisinin bazen bir kamyonet sürücüsünün bazen de bir hamalın hatta bir kabadayının, özetle herkesin dilinin nazik ve saygılı olduğu görülüyor.

Bizlere de aile içerisinde ve ilkokulda; genel olarak yakın çevremizle güler yüzlü bir iletişim kurmamız, konuşma üslubumuzda saygılı ve nazik bir dil kullanmamız öğretildi. Bu üslup yalnızca bizim değil kurum ve işletmelerin de benimsediği ve kullandığı bir üsluptu. Devlet kurumlarında daha resmi bir dil ve tutum benimsenirdi. Devletin gücü ve babacan tavrının hakim olduğu bu üslubu başka yerde hissetmeniz mümkün değildi. Devlet kurumları, işletmeler, vatandaşlar kısacası tüm paydaşlar; birbirlerine saygılı bir dil kullanırlardı. Yaşlılara, kadınlara veya otoriteye sahip kişilere karşı daha saygılı bir dil kullanırdı. Bu dil çocuklara karşı hassas ve sevecendi. Yakın arkadaşlıklarda ya da komşuluklarda sizli-bizli olunsa dahi ‘siz’ diye hitap edilirdi. Samimiyet, saygı ve anlayış üzerine kurulu bir toplum dili, kültürümüzü yansıtan ve bizleri birleştiren önemli bir parçamızdı.

Peki Bugün Durum Ne?

Dijitalleşme, küresel göçler, bireysel yaşamlar gibi etkenlerle değişen toplumlar yukarıda bahsettiğim üsluptan uzaklaşma hatta yok etme eğiliminde. Bugün hiç tanışmayan, samimiyeti olmayan belki de sadece bir iş, hastalık, eğitim, anlık alışveriş gibi konular için karşılaşan insanların dilinin değiştiğini görüyoruz. Neredeyse her yerde; siz-alabilir misiniz-yapabilirseniz-lütfen gibi ifadeler yerine sen-al-yap-git gibi ifadelerle dolu konuşmalara şahit oluyor ya da maruz kalıyoruz.  Bu emir verici ve saygısız dili toplum dili olarak benimsemek ve kabul etmek mümkün değil. Nezaketten uzak, saygısız ve anlayışsız hükümran bir dil ile etkili bir iletişim kurmak ve iş birlikleri geliştirmek de mümkün değildir.

Hükümran dil; genellikle karşı tarafın görüşlerine veya ihtiyaçlarına önem vermeyen, soru sormasına olanak tanımayan, baskı ve kontrol altında tutma amacı güden, eşit iletişimden uzak, anlayışsız, duyarsız bir yaklaşımı yansıtır. Bu dil yalnızca toplumu zedelemekle kalmaz. Kurumların içinde de iş birliği, motivasyon ve yaratıcılığı olumsuz etkileyebileceği gibi çalışanlar arası iletişimsizlik yaratarak psikolojik ve sosyolojik birçok sorunu da beraberinde getirebilir. O halde bu dil akıllı şehirlerin dili olamaz, olmamalıdır…

Akıllı şehirlerin şeffaf, empatik ve katılımcı, vatandaşların geri bildirimlerine önem veren bir iletişim dili kullanması gerekir. Dolayısıyla kurumla, işletmeler ve tüm paydaşların da bu dili benimsemesi ve kullanması gerekir. iletişimlerinde daha insani, saygılı ve anlayışlı bir dil kullanmaları önemlidir. Geri bildirimlerin dikkate alınmadığı, bu bildirimlerin işlenerek politikaların yapılmadığı hükümran bir dil  ile akıllı şehirleşme gerçekleştirilemez.

Her konuşmamda dile getirdiğim gibi akıllı şehirler yalnızca birer mühendislik projeleri olmaktan öte multidisipliner yaşam ve yönetim biçimidir. Stok ürünleri her ülkede kullanılabilir olsa da gelişimleri ve yönetim anlayışları coğrafyalara göre farklılıklar gösterir. Bu sebeple Amerika uygulanan dil ile Japonya’daki dil aynı olmaz. Türk dili cümleleri bağlayan yapısı, biz-siz gibi 3.çoğul şahıs zamirleriyle üslubu zenginleştiren bir dildir. Bu sebeple paydaşlar arasında yoğun bir etkileşime sahip olan akıllı şehirlerde, kurumların ve toplumun dijital dönüşüm adımları atılırken iletişim dilini de buna uygun bir şekilde belirlemek gerekir.

Yukarıdaki değerlendirmelerim sosyal ve kültürel çerçevededir. Bununla birlikte farklı faktörlerin dikkate alındığı bütünleşik bir bakış gereklidir.

Akıllı şehirlerde kapsayıcı ve etkili bir iletişim için doğru bir dilin seçilmesi önemlidir. Bu seçim: projelere vatandaş katılımının artması, toplumunun tamamına erişilmesi, yerel dil kullanımı, kapsayıcılık, teknolojik uyum ve kültürel değerlerin güçlendirilmesi, uluslararası iletişim ve iş birlikleri gibi faktörler de dikkate almalıdır.

SERDAR ASLAN

Akıllı Şehirler ve Sürdürülebilir Şehirler Uzmanı

Akıllı şehirlerin iletişim dili ve tarzı ne olmalı?
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir